Görüşlerinize uygun olsun ya da olmasın, iktidarda
kimler varsa doğrularının takdir edilmesi gerektiği kadar yanlışları da
eleştirilmeli. Eğer bu eleştirilerden bir sonuç edilemezse halk tepkisini
sokaklara çıkarak ya da tencere-tava çalarak gösterir. Bu kamuoyunun en doğal
hakkıdır. Gösteriler veya boykotlar barışçıl olduğu sürece hiç kimse bunlara
müdahale etme hakkına sahip değildir. Bu hakkı kendinde görenler ve onların
emirlerine sorgusuz sualsiz itaat edenler anayasaya müdahale suçundan yargılanmalı
ve cezalandırılmalıdır.
Olay bu kadar basit.
Ülkenizi yönetenler bu bilgiden ve bunu uygulayacak
haysiyetten mahrum ise, kaos ortamının oluşması doğaldır.
Bu tür durumlarda iktidar sahipleri halen orada
kalmayı başarıyorsa, sorulması gereken bir soru var:
Neden?
1950 iktidara gelen Demokrat Parti “artık söz
halkındır” sloganları ile kazanmıştı seçimleri. Ancak ilerleyen yıllarda
görülmesi beklenen demokratik ortamın gerçekleşmediği, 1923’ten bu yana
muhalefet olmaya çalışan ancak sindirilen insanların sivil idareyi ele
geçirerek bir intikam planı yürüttüğü, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdiği
görüldü. Peki, ne oldu? Bu hastalıklı durumu gören genç subaylar üstlerini hiçe
sayarak darbe yaptı. Darbe sonucunda hazırlanan 1961 Anayasası bu ülkenin tarihinin
en demokratik, en eşitlikçi ve özgürlükçü anayasasıdır.
1950’li yıllar ile 2000’ler arasında ne fark var? Ben
söyleyeyim. Sadece tarihler farklı. Bunun dışındaki her şey tıpkı bir aynaya
bakıyormuşçasına aynı.
Gelelim sorumuza;
Neden?
12 Eylül 1980’den sonraki dönemde çok partili döneme
geçişten itibaren sivil idarenin yapması gereken olağan işleri bile iktidarın
tadını çıkarmaktan dolayı yapmadığını hepimiz biliyoruz. İşte tam da bu nedenle
bugün ülkeyi parçalamak isteyen iç düşmanlar iktidarda. Onlar sadece yapmaları
gerekeni yapıyor ve bunları çok büyük projelermiş gibi gösteriyorlar. Bu kadar
basit.
Medyaya özellikle yansıtılmamış da olsa, İstiklal
caddesinde polis barış isteyen özgürlük isteyen gençlerin üzerine biber gazı
ile saldırırken; Sultanahmet meydanında “şeriat istiyoruz” sloganları atarak
alenen bu ülkeyi yıkmak istediklerini belirten gruplara polisin “hiçbir”
müdahalede bulunmaması gerçeği gözler önüne seriyor.
Kısacası, öyle uzun uzadıya düşünmeye gerek yok. Kanıt
niteliği taşıyan her şey gözünüzün önünde mevcut durumda. Yapmanız gereken tek
şey bunu görmek istemeniz.
Bu kadar basit.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder