24.10.2013

Ağaç - Cami - Kabe (?)

Her şey Taksim Gezi Parkı’nda başladı. Bir grup çevre duyarlı insanın Gezi Parkı’ndaki ağaçlar kesilmesin, şehrin tam ortasındaki bu ufacık yeşil alan korunsun diyerek başlayan barışçıl protestolar 31 Mayıs 2013 günü ülke çapında “direniş” eylemlerine dönüştü.

Bazı kıt beyinlilerin düşündüklerinin aksine Gezi Direnişi Türkiye Cumhuriyeti tarihine altın harflerle yazılacak. Çünkü Gezi Direnişi bu ülkede yıllardır susanların, susturulanların artık korkmadıklarını, hakları uğruna sonuna kadar mücadele edeceklerini ve hiç kimsenin bu ülkeyi Atatürk ilke ve inkılaplarından uzaklaştıramayacağını kanıtladı. Gezi Direnişi bu ülkenin uyanışı oldu.

Özellikle 2007 seçimlerinden sonra pes etmiş olan, kabuğuna çekilmiş olan milyonlarca insan 31 Mayıs gününe kadar hep birilerinin ateşlemesini bekliyordu. Eğer o gün sabaha karşı polis Gezi Parkı’nı sanki PKK kampı basıyormuş gibi basmasaydı belki de bunlar olmayacaktı. Ancak o baskın, parkta çimenlerin üzerinde gitar çalıp şarkılar söyleyen, çadırlarında uyuyan gençlerin, ki bu insanların eğitim ve kültür seviyesi yaşlarının genç olmasına rağmen şu anda ülkeyi yöneten bir avuç aptalın eğitim ve kültür seviyesinin yaklaşık 1 milyon katıdır, buna rağmen yaşananlar bu insanların artık isyan etmesine ve tepkilerini göstermeye başlamaları ile sonuçlandı.

Eylül ayında yayınlanan belgeler ile öğreniyoruz ki, bugün yaklaşık olarak 15-16 milyon nüfusa sahip olan İstanbul’da barışçıl protesto gösterilerine katılanların sayısı 7 milyon 250 bin kişidir. Yani ülkenin en büyük şehrinin %47’sini oluşturan kitle “bana saygı duy” diyerek sokağa dökülmüştür. Bu rakam İzmir ve Ankara’da 3 milyondur. Direniş 81 şehri olan Türkiye’de 80 ilde gerçekleşmiştir. Kısacası, sadece ülkenin 3 büyük şehrinde 13 milyon insan “beni yok sayamazsın” düşüncesi ile sokağa çıkmıştır. Kimse bunun önemsiz olduğunu söyleyemez.

Diyorlar ki, neden bu kadar sert tepki veriyor iktidar sahipleri? Nedeni çok basit aslında, korkudan ödleri patladı çünkü. Linç edilerek öleceklerini sandılar. Buna inandırdılar kendilerini. Oysa bu insanların amacı kimseyi öldürmek değildi. İstedikleri şey “bu ülkede yaşayan herkese saygı duyacaksınız, sizin gibi düşünsün ya da düşünmesin, aksi halde ne yapar eder seni o koltuktan kaldırırım” düşüncesini dile getirmekti.

Ancak iktidar sahipleri olanlar her zaman her şeyi işlerine gelecek şekilde anlarlar. Onlar emirleri altındaki polis kuvvetlerine cinayet işleme hakkı verirler. Onlar polise kendi vatandaşı üzerinde kimyasal silah kullanma hakkı verirler. Onlar polisin tabancasını çıkarıp bir insanı öldürmesine göz yumarlar. Buna da ileri demokrasi derler.

İleri demokrasi tanımı bugüne kadar iki kez daha kullanılmıştır. Mussolini ve Hitler tarafından. Kendilerinin yaptıklarını anlatmaya gerek yok. Her şey fazlasıyla açık ve net.

60’lı yıllarda Türkiye’de öğrenci hareketlerinin merkezlerinden olan ODTÜ öğrencileri bugünlerde okullarının ormanından yol geçirmeye çalışan Ankara Büyükşehir Belediyesi ile mücadele ediyor. ODTÜ öğrencileri ve onlara destek verenler şanlı bir şekilde direnişe devam ediyorlar. Tek amacı rant elde etmek olan Ankara Büyükşehir Belediyesi o kadar hain davranışlar sergiliyor ki, insanların canları pahasına korudukları ağaçları sabaha karşı gizli gizli kestiler. Buna rağmen oradaki gururlu insanlar o araziye yeni fidanlar ektiler, ekmeye de devam ediyorlar. Bu gençler asla vazgeçmeyecekler, iktidar sahipleri bunu asla unutmasın!

22 Ekim 2013 Salı günü bu ülkenin başbakanı (başbakan ünvanını halifelik ile karıştırıyor da neyse) ki kendisi hep dindarlığı ile övünür, yol için, yani rant elde etmek için gerekirse cami bile yıkacağını canlı yayınlanan meclis grup toplantısında söyledi. Yani önemli olan ranttır, bu uğurda her şey mubahtır dedi.


Son olarak şunu söylemek isterim ki, bu zat bu makamda kaldığı süre içerisinde fırsat bulursa Kâbe’yi yıkar başka bir yere taşır ve oraya AVM yapar. Sonra da, “ne olacak kardeşim Kâbe’yi başka yere taşıdık onun yerine de Arap kardeşlerimizin güzel vakit geçireceği bir AVM yaptık” derse hiç kimse şaşırmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder