Çocuklarla meyhaneye gittik dün gece. Onlar pek bir Türkçeci
oldukları için “içkievi” derler
meyhaneye. Gittik bir güzel demlendik. Kafamız güzelleşti, dertlerimiz
bir süre de olsa buhar oldu gitti. Derken bir de baktım ki saate, epey geç
olmuş. Hesabımı verdim bizim çocuklara, onlar devam ediyordu daha. Çıktım
dışarıya. İçkievinden çıkınca, derin bir nefes aldım, buz gibi geceyi
ciğerlerime çektim. Bir anda kendime geldim. Çok da içmemişim demek ki. Ya da
kıvamını tutturmuşum diyelim. Eve gittim sonra. Ev dediğim de meyhanenin
karşısı. Tek farkı, bir üst katta olması. Meyhaneye tepeden bakıyorum yani, ben
daha yüksekteyim hesabı. Camdan, ki salonda bir tane var, demin
oturduğum yere, yani az önce çıktığım meyhaneye, baktım.
Bir de ne göreyim! Sigara paketimi, daha bugün aldığım
ve sadece dört tane içtiğim Kırmızı Malboro’m, masada unutmuşum. Vay aptal dedim kendime, nasıl
kızdıysam artık o kafayla… Sanırım kalkarken bir şey daha unutmuşum. Sandalyede,
oturmuş bana bakıyor. O, sanki ben gibi. Tıpkı benim gibi, tıpkı benim aynaya
baktığım zamanlardaki gibi orada. Oturuyor boşluğum.
Bir eli alnında, boşluğum düşünüyor, benim gibi. Acaba dertleri de benimkiler gibi mi? Onu bilemiyorum işte. Dikkat
ettim de boşluğa, boşluğuma, bakışları bir değişik geldi. Ama, biraz daha mı hüzünlü? Görünüşü
de farklı gibi. Yok be, valla öyle. Dur bir daha bakayım; evet bir farklı
görünüyor. Otururken de, o eski ahşap sandalyede ki üzerinde el yazısıyla
“Birahane” yazıyor, Orada oturuyorken, biraz daha mı çıkarıyor, acaba, kamburunu?
Saçları daha bir kırlaşmış gibi değil mi? Yanlış görmüyorum
yani. Biraz daha mı benziyor acaba,
babama?
Bir yaş büyüğüm babamdan, öldüğü zamana göre. O da böyle bir
evde yalnız başına ölmüştü, biliyor musunuz? Camı kırmış yine öfkelendiği bir
gece, damarlarını kesmiş cam parçaları, akmış oluk oluk kan damlaları, ve rüzgâr,
tıpkı bu geceki gibi, bir törendeki gibi, dağıtmış /
dağıtıyor saçları dört bir yana. Sonra bir kedi yavrusu varmış gibi, çekiştirir
durur, bırakmaz istemez, yağmurluğumu.
NOT: İtalik
ile yazılı dizeler Cemal Süreya’nın Camdan Şiirini Oluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder