19.09.2013

Bir İntiharın Otoportresi - Bölüm 5 : Cennetime Düşen İlk Yağmur Damlası

Son giderek yaklaşıyor…

Artık şu ana kadar başladıklarımı bitirme, açık kalanları kapatma zamanı. Başlayalım haydi:

Deli Kasım’a öyle bir cevap vermiştim ki, adam kelimenin tam anlamı ile “kalmış”tı, şaşırdı yani. Birkaç saniye süren bir sessizliğin ardından Kasım’ın gülümsediğini gördüm, bu biraz korkutucu biraz da iç ısıtıcı bir gülümsemeydi. Sonra şöyle söyledi:

-          Bunlar son günlerin, kendine iyi bak, buradakilerin her biri birer canavardır, ben de dahil, eğer rahatsız eden olursa, söyle, hallederiz.

-          Sağ ol Kasım ağabey.

-          Haydi eyvallah.

İşte böyle… Evet, ilk soruyu cevapladık. Umduğunuz gibi bir şey olmadığı için şevkiniz kırılmış olabilir, idam mahkumu da olsam o kadar da aksiyon dolu bir hayatım yok. Cevaplamam gereken bir soru daha var, sonrasında sırasıyla beni ben yapan iki kadından bahsedeceğim ve elbette şeytani planım, intikamım. Sona hoş geldiniz.

Hapishanedekilerden başladık öyle devam edelim.. “Tek kişilik ordu” Kemal gardiyan. Bundan tam yirmi sene önce, Erzincan ceza evinde gardiyanlığa başlamış olan Kemal ağabey, ilk gece görevinde iken mahkumların isyan çıkarması ile beraber başlamış her şey. Koğuşların bulunduğu koridorlarda görevli 3 gardiyanın öldürülmesi ve 2 gardiyanın da ağır bir şekilde yaralanmasının ardından koridorlardan bir sonraki geçiş yeri olan ve Araf olarak adlandırılan bölmede görevli olan Kemal ağabey, tek başına, iki saat boyunca yaklaşık 200 mahkuma karşı direnmiş, ne yapmış ne etmiş kimse bilmez, ancak bilinen tek şey bu adamın yardım gelene kadar tek başına savaşmış olduğudur. O günden bugüne kadar da hep disiplin delisi, düzen aşığı bir adam olmuş çıkmış. Bu yakınlarda da emekli olacakmış. Hatta, eğer söyledikleri doğru ise, görevlendirileceği son olay benim idamım. Pek başarılı bir son görev olmayacak ha, Kemal ağabey?

Ahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahaha! Sen cehenneme ben cennetime !

Tamam. Sakinleştim. Devam ediyorum. Devam etmem gerekiyor. Zaman giderek azalıyor ve benim de son gücümü planıma sadık kalmada kullanmam lazım. Hızlı bir şekilde devam ediyorum o nedenle. Geldik cevap vermem gereken son soruya, sonra beni bu hale getiren kadın ve son adımlarım..

Eda… Daha önce bolca şey yazdım onun hakkında, vakit dar, anlatmaya başlamak gerek, son yemeğimi rahat rahat yemek istiyorum. Evet, devam ediyorum. Ben o küreyi durdurmadan hemen önce aklımda bir çok yer vardı, ancak hiç düşünmediğim bir yer geldi, asla gidemediğim, hep içimde ukde kalacak olan bir yer.. 

Galler !

-          Nasıl yani? Galler mi?

-          Evet Eda.

-          Kısmet…

-          Öyle…

Bu konuşmadan 7 sene sonra Eda’nın oraya okumaya gittiğini, orada biriyle tanıştığını ve evlenmek üzere olduğunu öğrendim. Ben hep bir bahane ile oraya gidip orada onu arayıp görüşmek istediğimi söylemeyi planlamıştım, ama olmadı. Umarım oralarda mutlusundur Eda…


Bunu okuyacak kişiye not: Eğer gözyaşlarım yazının herhangi bir yerini okunamaz hale getirdiyse, özür dilerim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder