Son aylarda ülkemizin aldığı görüntüye gülmemek elde değil. Bir
yanda iktidara “orada kalmak istiyorsan bana saygı göstereceksin benim de
dediğim olacak” diyen gençlik, bir yanda evladını keriz sanan baba misali
saçmalayan “iktidar sahipleri”. Peki bu duruma neden gülüyoruz? Ağlanacak halimize
gülmeyi tercih ediyoruz da ondan.
Türk insanı (anlayamayan cahiller için Türkiye Cumhuriyeti
Devleti Vatandaşları) her zaman duygularını uçlarda yaşamıştır. Bunu anlamak
için son 20 senedeki televizyon dizilerine bakmanız yeterli. Bir dönem sadece
komedi ilgi görürken bir başka dönemde ise yalnızca ağır dramanın iş yaptığını
görüyoruz. Ülkede denge hali yok yani. İçerisinde bulunduğumuz ortam tam olarak
böyle bir durum komedisi işte. Bir yanda zeki espriler kullanan gençlik, bir
diğer yanda dramatik sahneyi yumuşatacağım diye iğrenç espriler yapan hükümet…
Geçtiğimiz aylarda bir bakan mı bakmayan mı belli olmayan
biri demişti ki “burası Muz Cumhuriyeti değil”. Doğrudur, burası orası değil. Burası
olsa olsa Eften Püften İşler Cumhuriyeti olur. İktidar sahipleri kendilerini
Einstein zannederken halkı da idiyotik derecede zekâ engelli sandığı için,
karşılarındaki insanlar onlardan daha zeki dokunuşlarda bulunduklarında
afallıyorlar. Bunun sonucunda da saçmalıyorlar ve ortaya bu durum komedisi
çıkıyor.
Kısacası, burası gerçekten Eften püften İşler Cumhuriyeti
olmuş da haberimiz yok.
Türk kelimesini ırkçı sananlar hangi ülkenin vatandaşı
oldukları sorulduğunda “Eften Püftenim ben” der artık.
Merak edenler için;
İngilizcesi “flimsy”
Fransızcası “carie”
Almancası “zerfall”
İtalyancası “decadimento”
İspanyolcası “decaimiento”
Çincesi “衰变”
Ne demişler;
bunlar eften püften işler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder