Göz göze gelsek; tıpkı o ilk seferinde olduğu gibi,
sen gülümsesen bana, ben sessizce “merhaba” desem sana… Ama hiç konuşmasak, sadece bir merhaba olsa söylenmiş. Bir an için
bile olsa dursa zaman, doya doya baksam sana, belki son bir kez, belki de ilk
kez… Geçip gitsem yanından, seni
etkilemek istercesine, belki de korkaklığımdan ötürü kaçarcasına. Kim bilir,
nasıl… Sessiz ve usulca..
El ele tutuşsak, kalpleri gümbür gümbür çarpan iki
genç âşık gibi. Göz göze gelsek bir an için, o bir an sonsuzluk gibi gelse
bize, ki o sonsuzluk gibi gelen bir an bizim cennetimiz olsa; yaşarken cenneti
yaşasak birlikte, el ele… Ama hiç
bırakmasak, sımsıkı tutsak ellerimizi, bizi kimse ayıramasa, sadece sen ve
ben değil; sadece biz olsa, biz bir bütün olsak ve kimse o bütünlüğü yıkamasa… Gitsek uzaklara, kimsenin adını sanını
bilmediği yerlere gitsek, oralara yerleşsek… Uçsuz bucaksız diyarlara…
Sımsıkı sarılsak, iki dünyanın birleşmesi gibi,
barışı sağlasak, burada orada her yerde… Ama
hiç ayrılmasak, hep bir arada olsak, daima birlikte olsak, sen ben olmasa;
yalnızca biz olsa, ha? Sarhoş olsam
kokunla, yeniden tanısam dünyayı seninle birlikte, maceralar yaşasak el ele
göz göze, ama hiç ayrılmasak… Mest olsam
teninin dokunuşlarıyla, hissetsem seni, her an, sonsuza kadar…
Benimle yaşlan desem, birlikte dünyanın altını üstüne
getirelim desem… Benimle gelir misin?
Öylece, düşünmeden, sevgiyle… Seni
seviyorum desem, sana aşığım desem, sensiz yapamam diye de eklesem… Sende sever misin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder