Bu yazı bir sporsever tarafından ele alınmıştır.
Peşin peşin söyleyeyim de, sonra taraflı falan demesinler.
Öncelikle, spor kulüplerinde “kurumsallık” doğru bir
fikirdir. Olmalıdır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki; sportif kurumsallık da bir
yere kadardır. Nasıl ki iş yaşamında belli konularda sınırlara esneklik
kazandırılır, kurallar yıkılmaz; işte spor dünyasında da bunu yapmazsan ayakta
duramazsın. O istikrar dediğin şeyin içine edilir.
Yönetici sıfatına sahip kişiler 3-5 yaş arası çocuklar gibi
davranırsa 3-5 yaş kategorisindeki çocuklar ne yapacak? Yöneticilik mi?
Fatih Terim evim dediği Galatasaray’dan kovuldu. Takım da
dahil olmak üzere yönetim kurulu dışındaki herkes (rakip takım taraftarları
dahil) bu duruma tepki gösterdi. Nasıl göstermesinler ki? Galatasaray’a 15 sene
kaptanlık yapmış Fatih Terim, bu kulübe Avrupa Şampiyonluğu yaşatmış, defalarca
lig şampiyonluğu yaşamış, ne zaman ihtiyaç olunsa koşa koşa gelmiş bir insanın
“kovulması” mı doğru bir karar? Neden kovuldu peki? Yapılan açıklama hocanın
Ünal Aysal’a saygısız davrandığı yönünde. Nasıl yani? Fatih hoca başkanın
telefonlarına çıkmamış, milli takım kampında iken sözleşme teklifine cevap
vermemiş. Bunlar mı saygısızlık? Kreş mi burası? Fatih Terim Galatasaray Futbol
Takımı’nın gece bekçisi mi? Ünal Aysal ilah mı? Her telefona koşar adım cevap
mı vermek zorunda hoca? Hayır.
Spor dünyası uzun yıllardır pek çok saçma sapan kovulma
hikayesi duymuştur da bu ilk 10’a girecek gibi. Biliyoruz ki; Ünal Aysal önemli
bir iş adamı. Ayrıca başarılı da birisi. Yani pek çok farklı karaktere sahip
insanla bir uyum içerisinde çalışıyor. Peki neden Fatih Terim ile anlaşamadı?
Cevap çok basit: Fatih Terim emir kulu değil. Tırnakları ile kazıyarak
bugünlere gelmiş birisi Fatih Terim. Ne başkanlar geldi geçti Galatasaray’da,
Türkiye Futbol Federasyonu’nda; bir tanesi bile bu adamı kukla gibi oynatmayı
düşünmedi bile. Çünkü bunun imkansız olduğu belli. Ünal Aysal dediğim gibi çok
başarılı birisi. Akıllı biri. Önce şu “eleman” lafı ile çıktı ortaya. Öyle
dokunduracak bir laf değil belki ama kurumsal bir yapı olarak baktığınız zaman;
Fatih Terim “Galatasaray Spor Kulübü Futbol Şubesi Teknik Sorumlusu” olarak
görünüyor. Adam resmen bir yönetici konumunda yani. Kısacası, hiçbir patron
yöneticisine “eleman” demez. O halde bu alenen tehdit etmektir. İşin benim
dudaklarımın arasında demektir. Bu tehdit ile hocayı dindirebiliriz sandılar
ama hoca susmadı. Neden sussun ki? Adam işini yapıyor, bir de başarılı bir
şekilde yapıyor!
Ortadaki durum tamamen bir komedi yani.
Ünal Aysal spor yönetiminde bazı klişeleri yıkmak yeni bir
tarz getirmek istiyor bu belli, buna da saygı duymalıyız. Ancak, böyle eften
püften bir inatlaşma yüzünden bütün planı çöpe atmaya gerek yok. Madem ki sayın
başkan bazı şeyleri değiştirmek istiyor; o halde ilk olarak “kulüp başkanı her
işe karışır” adlı sözlü kuralı değiştirsin. Ondan sonrasını da o zaman
konuşalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder