Aşk sevmektir… Ne kadar eksik bir tanım. Aşk’ın içinde sevgi
nokta kadar kalır. Aşk öyle bir şeydir ki, tüm benliğin ile yaşamadıkça anlaman
imkânsızdır.
Aşk içerisinde pek çok şey bulundurur. Aşk, farklılıkların
birleşmesidir. Aşk, karşındakini her şeyden daha özel daha önemli kılmaktır.
Aşk, fedakârlıktır.
Âşık olan kişi daima sevdiği ile birlikte olmak ister. İyiyi
güzeli, kötüyü birlikte yaşamak ister. Çünkü bilir ki onlar birlikte hayatı
yenebilirler. Aşk, sevdiğinle birlikte iken yenilmez olmaktır. Dokunulamaz
olmaktır. Aşk büyümektir.
Aşk insana asla yapmayacağı şeyler yaptırır. Aşk insanı
insandan öte bir şey haline getirir. Âşık insan sahip olduğu duygular ile
dünyayı ütopyaya bile çevirebilir. Aşk bu kadar yücedir işte. Sadece sevgi ile
açıklanacak kadar ucuz değildir.
Kendi başına ucuz bir şeydir sevgi. Yeterli değildir. Anlam
ifade etmez genel olarak. Aşk’ın içinde anlam kazanır sevgi. Aşkta mükemmelleşir
sevgi ile. Eksik olan tek parçadır sevgi, aşkın içinde…
Tanımlarla anlatılamaz aşk. Sadece kelimelermiş gibi gözükür
dışarıdan. Anlamına anlamsızlık katar. Oysa temsil ettiği şey göründüğünden ve
sanılandan çok daha büyüktür. Aşk imkânsızı yapabilmektir. Aşk yaşama yaşam
katabilmektir.
İnsan âşık olduğu kişi hep yanında olsun, hep mutlu olsun
ister. Bundan daha doğal bir şey yoktur ki… Ancak bu ikisi her zaman birlikte
olmaz. Bazen ayrı olmaları gerekir. Ne demek istediğimi anlatabildim mi?
Birine âşık olursun. Sözde aşk değil ama özde âşık olursun.
Onun mutluluğu senden önce gelir. Bir gülümsemesi için dünyalar yakacak
durumdasındır. Sonra gün gelir, onun mutlu olmasının tek yolunu keşfedersin.
Onu her şeyden çok seven sen ona zarar veriyorsundur. Ona nasıl zarar
verebilirim ki diye düşünürsün önce. Reddetmek istersin yani. Sonra bencillik
yaptığını anlarsın. Sen mutlu olmak isterken ona zarar verdiğini fark edersin.
Önce başından aşağı kaynar sular dökülür. İçinden kendine etmediğin küfür
kalmaz. Sonra kendinden nefret edersin ve düşünmeye başlarsın:
Ne yapmam gerekiyor?
Düşünceler birbirini kovalar. Uçuk kaçık fikirler oluşur
kafanda. Ne yapman gerektiğine bir tülü karar veremezsin. Bilirsin ki karar
veremediğin her an ona zarar vermeye devam ediyorsundur. Aniden, o hiç düşünmek
istemediğin düşünce gelir aklına. Son zincir de kırılmıştır o anda. Artık
yapman gerekeni biliyorsundur.
Bir şekilde, kendini toparlayarak onun karşısına geçersin. O
sana gülümser, sen tepki veremezsin. Vereceğin ilk tepki çocuk gibi ağlamak
olacaktır çünkü bilirsin. Her geçen salise burada önemli olanın o olduğunu
hatırlatırsın kendine. Sen değil o’dur önemli olan…
Sonra, derin bir nefes alırsın. Söylemen gerekenler geçer
aklından. Göz göze gelirsiniz. Söze girersin:
“Seni çok seviyorum. Bizim birbirimize ait olduğumuza
inanıyorum. Ancak bir şeylerin farkına vardım. Yanlış olan bir şeylerin farkına
vardım. Bilmeni istiyorum ki benim için her şeyden önce sen geliyorsun. Ben
sana zarar gelmesine dayanamam. Ben seni çok seviyorum ama bu sevgi tek başına
bir şey ifade etmiyor maalesef. Senin seni gerçek anlamda mutlu edecek birine,
bir hayata ihtiyacın var. İşte bu kadar çok seviyorum ben seni. Senin için
senden vazgeçecek kadar…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder